İlan karşılaştırması yapabilmeniz için en az 2 adet ilan seçmeniz gerekmektedir.


Kapat

Kanuni Mirasçılık

KANUNİ MİRASÇILIK

Kanuni mirasçılar kan hısımları, evlatlık, sağ kalan eş ve Devletten ( Hazine ) oluşmaktadır.

KAN HISIMARI

Kan hısımlarından kan bağı ile bağlı olunan akrabaların tümü anlaşılmalıdır. Bu akrabalık ilişkisi gerek altsoy olan çocuk, torun ve devamı ile üstsoy olan baba, anne ve devamını kapsamaktadır. Kan hısımlarının detaylı şeması yazımızın sonunda yer alan zümre şemasından incelenebilir.

EVLATLIK

Medeni Kanunun 447. maddesi evlatlığa alınan çocuğun mirasçılık hakkını düzenlemektedir. Bu hükme göre evlatlık ve evlatlığın altsoyu evlat edinen kişiye nesebi düzgün altsoy gibi mirasçı olur. Ancak tam tersi bir uygulama ile Kanun, evlat edinen kişi ile bu kişinin hısımlarının evlatlığa mirasçı olmalarını yasaklamıştır. Evlatlık bağını sağlayan sözleşmenin Medeni Kanunun 253 ila 256. maddeleri arasındaki şartlara uygun yapılması lazımdır. Evlatlık, miras bırakanın 1. Zümre mirasçısıdır. Evlatlığın evlat edinenin mirasçı olması kendi kan hısımlarına mirasçı olmasına engel değildir. Ayrıca evlatlık diğer 1. Zümre mirasçıları gibi mahfuz hisseye de ( saklı paya ) sahiptir.

EVLİLİK DIŞI ÇOCUK

Evlilik dışında doğan çocuklara hukukumuzda nesebi sahih ( düzgün ) olmayan çocuk denilmektedir. Medeni Kanunumuzun bu konuyu düzenleyen 443. maddesi "Nesebi sahih olmayan hısımlar, nesebi sahih hısımlar gibi mirasçılık hakkını haizdir." şeklinde olup nesebin düzgün olup olmadığına bakmaksızın mirasta eşitlik ilkesini uygulamaktadır.

İlgili bu maddenin eski şekli ayrımcılık yaratmakta ve nesebi sahih olmayan çocuk babasının nesebi sahih çocuğu ile birlikte mirasçı olduğu takdirde ancak nesebi sahih olan çocuğa düşen payın yarısı kadar bir miras payına sahip olabilmektedir. Bu maddenin 1. fıkrasının 2. cümlesi ve 2. fıkrası Anayasa Mahkemesinin 11.9.1987 tarih ve E.1987/1, K. 1987/18 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve daha sonra 1. fıkranın 1. cümlesi 3678 sayılı Kanunla değiştirilerek ayrımcılık ortadan kaldırılmıştır.

Nesebi sahih olmayan çocuğun babası ile irtibatı; tanıma, şahsi, veya mali sonuçlu babalık ve tespit davaları ile belirlenebilmektedir.

SAĞ KALAN EŞ

Kan hısımları ile birlikte hayatta bulunan eşin ne kadar bir pay ile mirasa ortak olacağı Medeni Kanunun 444. maddesinde düzenlenmiştir. 23.11.1990 tarihli Resmi Gazete 'de yayımlanan 3678 sayılı Kanun ile Medeni Kanunumuzda eşin mirasçılığı konusunda köklü değişiklikler yapılmıştır. Eski uygulamada sağ kalan eşin intifa hakkı bulunmakta idi. 3678 sayılı Kanun intifa hakkını kaldırmış ve yine intifa ile bağlantılı olan "İntifa hakkının irada tahvili ve teminat" (md. 445) ve "Diğer mirasçılara teminat itası" (md. 446) ile ilgili hükümler yürürlükten kaldırılmıştır.

3678 sayılı Kanun değişikliği ile sağ kalan eş 3. Zümrenin başları olan annenin ana ve babası ile babanın ana ve babası dışındaki hısımları miras dışı bırakmaktadır. Bu nedenle mirasçılar arasında sağ kalan eşin bulunması halinde 3. Zümre mirasçılarından yalnızca kök başları mirastan pay alabilir. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız tabakalar arası halefiyet prensibi sağ kalan eşin 3. Zümre mirasçıları ile birlikte mirasçı olması halinde uygulanmamaktadır. Medeni Kanunun 444. maddesinin son fıkrasında düzenlenen hüküm şu şekildedir. "Sağ kalan eşin büyükbaba ve büyükanalarla birlikte mirasçı olması durumunda; baba veya ana tarafından olan büyükbaba veya büyükanadan biri vefat etmiş ise hissesi aynı taraftaki büyükbaba veya büyükanaya, bir taraftaki büyükbaba ve büyükananın vefat etmiş olması halinde ise bunların hissesi diğer tarafa intikal eder."

Örneğin 3. Zümre kök başlarından biri olan miras bırakanın baba tarafındaki büyükbaba ve büyükanası miras bırakandan evvel vefat etmiş ise miras payları bunların altsoyu olan amca, hala vb. intikal etmeyip bu pay miras bırakanın ana tarafındaki büyükbaba ve büyükanasına intikal etmektedir. Sonuç itibariyle 3678 s. Kanun değişikliği nedeniyle sağ kalan eşle birlikte 3. Zümrenin mirasçısı olması halinde 3. Zümre içinde tabakalar arası halefiyet prensibi işlememektedir. Böylece kanun koyucumuz, sağ kalan eşi miras bırakanın amca, hala, dayı, teyze ve bunların altsoylarından üstün tutmuştur.

BOŞANMANIN MİRASÇILIĞI ETKİLERİ

Boşanma ile evlilik ilişkisi sona erdiği için boşanmadan sonra vefat halinde eski eş, murise mirasçı olamaz. Boşanma davası görülürken mahkemenin ayrılığa karar vermesi halinde mirasçılık hakkı devam eder, zira ayrılık kararı evlilik ilişkisine son vermez. Aynı şekilde boşanma davası sürer iken eşlerden birinin ölmesi halinde de sağ kalan eş mirasçıdır. Evlilik bu durumlarda boşanma nedeniyle değil ölüm nedeniyle sona ermektedir. Bu durumda ölenin diğer mirasçılarının boşanma davasına devam etmeleri de mümkün değildir. Eşler dışında hiç kimsenin boşanma davasında taraf olması mümkün değildir.

DEVLETİN ( HAZİNENİN ) MİRASÇILIĞI

Medeni Kanunun 448. maddesi Devletin kanuni mirasçılığını düzenlemiştir. Bu hükme göre mirasçı bırakmadan vefat eden bir kişinin tüm mirası Devlete kalmaktadır. Bu düzenleme 3678 sayılı Kanun ile getirilmiştir. Eski uygulamada 4. Zümrenin intifa hakkı korunmuş idi. Eski hüküm şu şekildedir; "Mirasçı bırakmaksızın vefat eden kimsenin mirası, büyükbabalar ve büyükanaların baba ve anaları ile erkek ve kız kardeşlerinin intifa hakkı baki kalmak üzere, devlete intikal eder." Diğer mirasçılardan Devletin farkı mirasçılar mirası kabul etmekle ( ret etmemekle ) murisin borçlarından dolayı şahsen (şahsi mamelekleri ile) sorumlu iken Devlet borçlulara karşı yalnızca miras bırakanın terekesi kadar sorumludur. Önemli bir başka konu da hayatta bulunan tüm kanuni mirasçıların mirası reddetmesi halinde terekenin Devlete intikal edip etmeyeceğidir. Bu durumda tereke Devlete intikal etmeyip resmi tasfiyeye tabi olmakta ve murisin borçları ödendikten sonra ortada bir şey kalıyorsa mirasçılara paylaştırılması şeklinde hareket edilmektedir. Resmi tasfiye sonucunda kalan pay açısından mirasçılar sanki mirası reddetmemiş bir durum içine girmekte, yani ortada bir şey kalmışsa mirasçı olmaktadırlar. Sonuç olarak Medeni Kanun vefat eden bir kişinin mirasçısı yok ise o zaman Devlet kanunen mirasçı olmaktadır.

Google LogoÇeviri tarafından desteklenmektedir
Google LogoÇeviri tarafından desteklenmektedir